Ben sadece benim toplumsal yükümlülüklerimi yerine getirmek için partiye gittim.
- I only went to the party to fulfill my societal obligations.
O, görevini yerine getirmek için sağlığını feda etti.
- He sacrificed his health to fulfill his duty.
Öğretmenim emellerimi yerine getirmek için beni teşvik etti.
- My teacher encouraged me to fulfill my ambitions.
Sen benim emirlerimi yerine getirmek için buradasın.
- You are here in order to fulfill my commands.
Değişmez bir karar verdikten sonra, o, hayallerini gerçekleştirmek için planlar yapmaya başladı.
- Having made an unwavering decision, he started to make plans to fulfill his dreams.
Sami fantezilerini Leyla ile gerçekleştirmek istiyordu.
- Sami wanted to fulfill his fantasies with Layla.
Uyku ihtiyacını gidermek yerine ihmal edenler, sonrasında ciddi sağlık sorunlarıyla karşılaşacaklardır.
- Those who ignore rather than fulfill their need for sleep will soon encounter serious effects on their health.
Değişmez bir karar verdikten sonra, o, hayallerini gerçekleştirmek için planlar yapmaya başladı.
- Having made an unwavering decision, he started to make plans to fulfill his dreams.
İsteklerimden herhangi birini benim için yapmamanı istiyorum.
- I ask you not to fulfill for me any of my requests.
Sözlerini yerine getirmelisin.
- You should fulfill your promises.
Tom yükümlülüklerini yerine getirmedi.
- Tom didn't fulfill his obligations.
Uyku ihtiyacını gidermek yerine ihmal edenler, sonrasında ciddi sağlık sorunlarıyla karşılaşacaklardır.
- Those who ignore rather than fulfill their need for sleep will soon encounter serious effects on their health.
Unfortunately, you don't fulfil the criteria for extra grants at the present time.
This job fulfils me in a way my last one never did.
My lady is positively fulfilled of grace.
This is the most fulfilling work I've ever done.
... So it was not like this is some long-fulfilled expectation. ...