Onun düşmesini engellemek için onu tutmak zorunda kaldım.
- I had to grab her to keep her from falling.
Neyse ki bir dalı tuttum ve düşmekten kurtuldum.
- Luckily, I got hold of a branch and was saved from falling.
Tom merdivenlerden düşerek boynunu kırdı.
- Tom broke his neck falling down a flight of stairs.
Düşen faiz oranları otomobil pazarını canlandırdı.
- Falling interest rates have stimulated the automobile market.
O düşerek elini incitti.
- He hurt his hand falling.
Sonunda kendi kılıcı üzerine düşerek intihar etti.
- He finally committed suicide by falling on his own sword.
Tom düşen kara baktı.
- Tom looked at the snow falling.
Tom düşen kar tanelerine baktı.
- Tom looked at the snowflakes falling.
Berlin duvarının düşüşü gerçekten önemli bir fırsattı.
- The falling of the Berlin Wall was truly a momentous occasion.
Tom karın kar küresi içine düşüşüne baktı.
- Tom looked at the snow falling inside the snow globe.