Onların verdiği akşam yemeği kötü pişirilmişti.
- The dinner they served was badly cooked.
Bir havuç, bir pancar ve bir brokoliye ihtiyacımız var. Onlar çiğ olmalı, pişirilmiş değil.
- We need a carrot, a beet, and broccoli. They need to be raw, not cooked.
Fotoğraf tahrif edilmişti.
- The photograph was falsified.
Mary gerçekten harika. O benim için harika bir yemek pişirdi ve bulaşıkları bile kendisi yıkadı.
- Mary is really great. She cooked a wonderful meal for me and even washed the dishes herself.
Annem patatesi çok iyi pişirdi.
- My mother cooked the potatoes very well.