Bazı tilkilerin burada bu dağda yaşadıklarını son zamanlarda öğrendim.
- We found out recently that some foxes live here on this mountain.
Onlar geyikler ve tilkiler avladılar.
- They hunted deer and foxes.
Hızlı kahverengi tilki tembel kahverengi köpeğin üstüne atladı.
- The quick brown fox jumped over the lazy brown dog.
Biz bir tilki yakalamak için bir tuzak kurduk.
- We set a trap to catch a fox.
Tilkinin diğer hayvanlardan daha kurnaz olduğu söylenir.
- It is said that the fox is more cunning than any other animal.
İnsanlar tilkinin diğer hayvanlardan daha kurnaz olduğunu söylerler.
- People say that the fox is more cunning than other animals.
Foucault travelled with a lady inspector from the Ministry of Education on a visit to Cracow. She inadvertently barged into the Fox’s bedroom — to find him in the arms of a young bloke.
I watched a great show on Fox last night.
The pages of the book show distinct foxing.