A photographer took a photograph of my house.
- Bir fotoğrafçı, benim evimin bir fotoğrafını çekti.
You aren't allowed to take photographs.
- Fotoğraf çekmemelisiniz.
You're holding my hand in the photo.
- Fotoğrafta elimi tutuyorsun.
Is this a recent photo?
- Bu yeni bir fotoğraf mı?
You should take photography lessons in order to be a photographer.
- Fotoğrafçı olmak için fotoğrafçılık dersleri alman gerekir.
Photography is now considered a new form of art.
- Fotoğrafçılık, şimdi sanatın yeni bir formu olarak kabul edilmektedir.
That's the worst mug shot I've ever seen.
- O şimdiye kadar gördüğüm en kötü vesikalık fotoğraf.
Some photos were printed in black and white.
- Bazı fotoğraflar siyah-beyaz basıldı.
Tom took a few snapshots.
- Tom birkaç enstantane fotoğraf çekti.
She showed me the snaps which she had taken during her journey.
- Bana yolculuğu sırasında çektiği fotoğrafları gösterdi.
Can I take pictures here?
- Burada fotoğraf çekebilir miyim?
May I take pictures here?
- Burada fotoğraf çekebilir miyim?
I was thinking about buying a new camera.
- Ben yeni bir fotoğraf makinesi satın almayı düşünüyordum
Tom bought a new camera so he sold his old one.
- Tom yeni bir fotoğraf makinesi aldı bu yüzden eski olanını sattı.
Tom took a few snapshots.
- Tom birkaç enstantane fotoğraf çekti.
Don't expose photos to the sun.
- Fotoğrafları güneşe maruz bırakmayın.
You look great in these photos.
- Bu fotoğraflarda mükemmel görünüyorsun.
Smile at the camera, please!
- Fotoğraf makinasına gülümseyin lütfen!
I'm going to buy a camera for my daughter.
- Kızım için yeni bir fotoğraf makinası alacağım.
That's the worst mug shot I've ever seen.
- O şimdiye kadar gördüğüm en kötü vesikalık fotoğraf.
O resimlerle oynanmış.
- O fotoğraflar tahrif edilmiş.