Araştırmacılar evrenin farklı bir bölümüne girmek için kapı kullanırlar.
- The researchers use the portal to enter into a different part of the universe.
Ultraviyole ışınlarının ani artışı araştırmacıları ozon deliklerinin varlığına inandırdı.
- The sudden increase of ultraviolet rays made the researchers believe in the existence of ozone holes.
Kristof Kolomb bir kaşif değildi çünkü denizi seviyordu. O bir kaşifti çünkü İspanyol hapishanelerinden nefret ediyordu.
- Christopher Columbus wasn't an explorer because he loved the sea. He was an explorer because he hated Spanish jails.
İlk kaşifler navigasyon için yıldızları kullandılar.
- Early explorers used the stars for navigation.
James Cook bir İngiliz kaşifti.
- James Cook was a British explorer.
Ormandan gelen sesler kaşifleri korkuttu.
- The voices coming from the jungle frightened the explorers.
İlk kaşifler navigasyon için yıldızları kullandılar.
- Early explorers used the stars for navigation.
Ormandan gelen sesler kaşifleri korkuttu.
- The voices coming from the jungle frightened the explorers.
Araştırmacılar ciddi bir gıda eksikliğinden muzdarip olmaya başladı.
- The explorers began to suffer from a severe lack of food.
Araştırmacılar yolculuklarına devam ettiler.
- The explorers continued their journey.
The researchers trained monkeys to play a video game.
- Die Forscher haben Affen ein Videospiel beigebracht.
The researchers have created kittens that can glow in the dark.
- Die Forscher haben Kätzchen gezüchtet, die im Dunkeln leuchten.