O, unutmak için içtiğini söylüyor.
- He says he drinks to forget.
Biz affedebiliriz fakat unutmak imkansızdır.
- We can forgive, but forgetting is impossible.
Lütfen mektupları postalamayı unutma.
- Please don't forget to post the letters.
Sana söylediklerimi unutma.
- Don't forget what I told you.
Ben bugünlerde unutkan oluyorum, fakat ne yapabilirsin?
- I'm getting forgetful these days, but what can you do?
Yaşlandıkça unutkan olduk.
- We become forgetful as we grow older.
Forget you!.
I forgot to buy flowers for my wife at our 14th wedding anniversary.