Çizme giymek zorundayım.
- I have to wear boots.
Bu çizmeler Avustralya'dan.
- These boots are from Australia.
Ben, bir çift kayak botu satın almak istiyorum.
- I want to buy a pair of ski boots.
O, çamuru botlarından kazıyarak temizledi.
- He scraped the mud off his boots.
Yağmur çizmelerimi giymeyi ve sokaktaki su birikintilerinde tepinmeyiı severim.
- I like to put on my rain boots and stomp in the puddles in the street.