Sami erkek kardeşinin adımlarını izledi.
- Sami followed in his brother's footsteps.
Adımları duyar duymaz onun kim olduğunu biliyordum.
- The moment I heard the footsteps, I knew who it was.
O, babasının ayak izlerini takip etti ve bir doktor oldu.
- She followed in her father's footsteps and became a doctor.
Tom babasının ayak izlerini takip etti ve bir avukat oldu.
- Tom followed in his father's footsteps and became a lawyer.
Sami erkek kardeşinin adımlarını izledi.
- Sami followed in his brother's footsteps.
Adımları duyar duymaz onun kim olduğunu biliyordum.
- The moment I heard the footsteps, I knew who it was.
Kar, Mustafa'nın herhangi birinin ayak sesini duyabilmesini engelledi.
- The snow impaired Mustafa’s ability to hear anyone’s footsteps.
To walk the footsteps of greatness requires that you start at the bottom of a long stair.
The footsteps of the students echoed in the empty hall.
Mere footsteps away from the victim lay the murder weapon.
... ( footsteps ) ...