Uçmak için kuş olmak gerekmiyor, küçük sevinçler olsun yeter!
- Um fliegen zu können, muss man kein Vogel sein. Um fliegen zu können, reichen kleine Glücksmomente.
Uçmak istediğini kimseye söyleme, yoksa düşürmeye çalışırlar.
- Erzähle niemanden, dass du fliegen willst, sonst arbeiten sie daran, dich abstürzen zu lassen.
Kurbağalar sinek yerler.
- Frösche fressen Fliegen.
Sinek yakalamayı severim.
- Ich fange gerne Fliegen.
Onun hayali bir uzay havacılık mühendisi olmaktır.
- His dream is to become a space aviation engineer.
Havacılık uzmanı, istatistikleri ayrıntılı olarak analiz etti.
- The aviation expert analyzed the statistics in detail.
Elektrik prizinden uçuşan kıvılcımlar var.
- There are sparks flying out of the electric socket.
Etrafta uçuşan bir sürü can sıkıcı böcekler vardı.
- There were a lot of annoying insects flying around.
Bir ağacın üzerinde uçan bir kuş gördüm.
- I saw a bird flying over a tree.
Havada uçan bir kuş sürüsü gördüm.
- I saw a flock of birds flying aloft.
Her yerde sinekler vardı.
- There were flies everywhere.
Tom sinekleri kışkışladı.
- Tom shooed the flies away.
This plane can fly at 800 miles an hour.
- Dieses Flugzeug kann mit 800 Meilen pro Stunde fliegen.