The multinational corporation lowered the price of several products.
- Çok uluslu ticaret şirketleri çok sayıda ürünün fiyatını düşürdü.
Prices keep going up.
- Fiyatlar yükselmeye devam ediyor.
And the good news is that today the economy is growing again. Wages, incomes, home values and retirement accounts are all rising again. Poverty is falling again.
- Ve iyi haber şu ki ekonomi tekrar büyüyor. Maaşlar, gelirler, ev fiyatları ve emeklilik hesapları yeniden artıyor. Yoksulluk yine düşüyor.
Don’t think of cost. Think of value.
- Fiyatını düşünmeyin. Değerini düşünün.
Prices depend on the costs and the demand.
- Fiyatlar maliyetlere ve talebe bağlıdır.
How much do these black pants and red shirts cost?
- Bu siyah pantolonların ve bu kırmızı gömleklerin fiyatı ne kadar?
I'll agree to the terms if you lower the price.
- Fiyatı düşürürsen şartları kabul ederim.
We need a firm quotation by Monday.
- Pazartesiye kadar bir firmanın fiyat teklifine ihtiyacımız var.
I forgot that the daily rate included breakfast.
- Günlük fiyata kahvaltının dahil olduğunu unuttum.
Our rates are now lower!
- Fiyatlarımız şimdi daha düşük!
I'll agree to the terms if you lower the price.
- Fiyatı düşürürsen şartları kabul ederim.
We offer competitive pricing.
- Biz rekabetçi fiyatlandırma öneriyoruz.
We can offer these new products at 20% below list price.
- Biz bu yeni ürünleri liste fiyatının % 20 altında sunabiliriz.
Tom looked at the price tag and realized he didn't have enough money.
- Tom fiyat etiketine baktı yeterli parası olmadığının farkına vardı.
The product carries a high price tag.
- Ürün yüksek bir fiyat etiketi taşımaktadır.