Tom bir ilk kez yakalanan.
- Tom's a first-time offender.
Bu benim ilk seferim değil.
- It's not my first time.
Ben ilk seferi hatırlıyorum.
- I remember the first time.
Dünya nüfusu ilk olarak 1804'te bir milyara ulaştı.
- The world population reached one billion for the first time in 1804.
Korkunç gürültü ilk defa gelen birini şaşırttı.
- The fearful noise astonished anyone coming for the first time.
Eski arkadaşlarımdan biri uzun süredir ilk defa beni ziyaret etti.
- An old friend of mine dropped in on me for the first time in ages.
İki yılda ilk kez bir film izledim.
- I saw a movie for the first time in two years.
Paris'e ilk kez gitti.
- She went to Paris for the first time.
Dünya nüfusu ilk olarak 1804'te bir milyara ulaştı.
- The world population reached one billion for the first time in 1804.
Onunla ilk olarak ne zaman tanıştığımı hatırlamıyorum.
- I don't remember when the first time I met him was.
... enjoyable now when I hear it for the first time on the ...
... now going back to work tonight at the hospital for the first time since ...