İpe sıkıca tutunarak karaya güvenli bir şekilde geldim.
- Holding on to the rope firmly, I came safely to land.
Dudaklarını sıkıca birbirine bastırdı.
- She pressed her lips firmly together.
O büyük bir firma tarafından bir katib olarak alınmıştır.
- He was taken on by a large firm as a clerk.
Pazarın daha zengin sektörü için çok sayıda firma yarışıyor.
- Many firms are competing for the wealthier segment of the market.
Hükümet programa katılan firmalara faizsiz kredi sağlayacak.
- The government will provide interest-free loans to firms that participate in the program.
Geçen yaz, sonunda on iki yıl önce katılmış olduğum firmadan ayrıldım.
- Last summer, I finally left the firm that I had joined twelve years before.
Şirketin iflas edeceği hakkında dolaşan bir söylenti var.
- There's a rumor in the air that the firm is going into bankruptcy.
Lütfen bu mesajı seminer bilgisiyle birlikte şirketinizdeki uygun yöneticilere gönderin.
- Please forward this message along with the seminar information to the appropriate managers in your firm.
Jefferson eğitimin değerine kesin olarak inanıyordu.
- Jefferson believed firmly in the value of education.
Ben buna kesin bir biçimde karşıyım.
- I am firmly opposed to this.
Sıkı bir tokalaşmayla ayrıldılar.
- They parted with a firm handshake.
O büyük bir firma tarafından bir katib olarak alınmıştır.
- He was taken on by a large firm as a clerk.
Bizim dostluğumuz güçlü kaldı.
- Our friendship remained firm.
Tom işini kaybetti. Çünkü firma bir robotun onun işini daha iyi yapabildiği sonucuna vardı.
- Tom lost his job because the firm decided that a robot could do his job better.
O, babasının ölümünden sonra firmanın sorumluluğunu üstüne aldı.
- He took charge of the firm after his father's death.
O, elimi sıkıca tuttu ve bıraktı.
- He held my hand firmly and left.
İpe sıkıca tutunarak karaya güvenli bir şekilde geldim.
- Holding on to the rope firmly, I came safely to land.
İlk kez, onunla pek sıkı değildi.
- The first time, she wasn't very firm with him.
Anne kararlı bir şekilde Gilbert Blythe'ı asla affetmeyeceğim dedi.
- I shall never forgive Gilbert Blythe, said Anne firmly.
Tanrısına sağlam bir inancı vardı.
- He had a firm belief in his God.
O, sağlam karakterli bir adamdır.
- He is a man of firm character.
Senin sıranın geleceğinden eminim.
- I firmly believe that your time will come.
... it's good the economy firmer ...