Bütün insanlar hava solur.
- All people breathe air.
Tom yer, uyur ve beyzbol solur.
- Tom eats, sleeps and breathes baseball.
Nefes alışı kadar doğal şekilde yalan söyler.
- He lies as naturally as he breathes.
Su altında nefes alabilmenin hayalini kurardım.
- I used to dream about being able to breathe underwater.
Burada nefes almak mümkün değil.
- It's not possible to breathe here.
Nefes almak zorlaşıyor.
- It's getting harder to breathe.