Köylüler tarafından düşmanca karşılandık.
- We got a hostile reception from the villagers.
Bu denizaltı gezegendeki en düşmanca koşullarda çalışabilir.
- This submarine can operate in the most hostile conditions on the planet.
Düşmanca bir ortamda hayatta kalmak için bir insan doğaçlama yapabilmeli ve azimli olabilmeli.
- To survive in a hostile environment, one must be able to improvize and be tenacious.
Köylüler tarafından düşmanca karşılandık.
- We got a hostile reception from the villagers.
When as brothers we unite, we’ll defeat the people’s foe.
- Wenn wir brüderlich uns einen, schlagen wir des Volkes Feind.
Entering the foe's camp is full of danger.
- Das Lager des Feindes zu betreten ist voller Gefahr.
The enemy kept up their attack all day.
- Der feindliche Angriff hielt den ganzen Tag an.
He repented having betrayed his country to the enemy.
- Er bereute, sein Land an den Feind verkauft zu haben.