Onlar bir siyah ve bir beyaz köpeği beslediler.
- They fed a black and a white dog.
Henüz köpeği besledin mi?
- Have you fed the dog yet?
Bosna-Hersek Federasyonu on tane kantondan oluşur.
- The Federation Bosnia-Herzegovina consists of ten cantons.
Carlos Queiroz, Portekiz Futbol Federasyonu tarafından kovuldu.
- Carlos Queiroz was fired by the Portuguese Football Federation.
Amazon, çok sayıda kollardan beslenmektedir.
- The Amazon is fed by a large number of tributaries.
Oyundan sonra, o, köpeğini beslemek için doğruca eve gitti.
- After the game, he went straight home to feed his dog.
İlginç bir kişi olmak için aklınızı beslemek ve egzersiz yaptırmak zorundasınız.
- To be an interesting person you have to feed and exercise your mind.
Tom Mary'den usanmış.
- Tom is fed up with Mary.
Tom Mary'yi beklemekten bıkmıştı.
- Tom was fed up with waiting for Mary.
Tom Mary'nin kötü davranışlarından bıkmıştı.
- Tom is fed up with Mary's bad behavior.
Anneler çocuklarını doyurmak için kendileri açlıktan öldü.
- Mothers starved themselves to feed their children.
Herkese yedirmek için yeterli sandviç yaptı.
- Tom made enough sandwiches to feed everyone.
Tom köpeğini beslemeyi unuttu.
- Tom forgot to feed his dog.
Tom herkesi beslemeye yetecek kadar yiyecek getirdi.
- Tom brought enough food to feed everyone.
Tavukları tohumla besle.
- Feed chickens with seeds.
Köpeğimi ne tür mamayla beslemeliyim?
- What kind of food should I be feeding my dog?
Köpeğimi köpek mamasıyla beslemekten ne zaman vazgeçmeliyim?
- When should I stop feeding my dog puppy food?
Aç kuşlar kuş besleyiciden yiyorlardı.
- The hungry birds were eating from the bird feeder.
O, büyük ailesini beslemek zorundaydı.
- He had to feed his large family.
Köpeğe yemek vermedim.
- I didn't feed the dog.
Sana çok yemek vermediler, değil mi?
- They didn't feed you much, did they?
Tom herkesi beslemeye yetecek kadar yiyecek getirdi.
- Tom brought enough food to feed everyone.
İki köpeğim var ve onlardan her birini aynı miktarda yiyecekle besliyorum.
- I have two dogs and I try to feed them each the same amount of food.
Akşam yemeğini yemeden hemen önce köpeğimi beslerim.
- I feed my dog just before I eat dinner.
Annem bana hepimiz yemek yeyinceye kadar köpeği beslemememi rica etti.
- My mother asked me not to feed the dog until after we had all eaten.
The bulk of commercial livestock is not range-fed but stall-fed.
Consolidates the Federal Reserve Banks (FED) and monetary authority functions undertaken by the central government.
After two days, I am fed up with this nonsense.
I think that he is getting fed up with the constant demands of his boss.
We got interesting results after feeding the computer with the new data.
Feed the dog every evening.
... that's fed states not ninety times more enjoyable have a cuppa tea on the ...
... I realized there is no chance of educating people if their brains haven’t been fed ...