John'un aklına müthiş bir fikir geldi.
- A splendid idea occurred to John.
Tom'un müthiş bir fikri vardı.
- Tom had a splendid idea.
Tom harika bir iş yaptı.
- Tom did a splendid job.
Bu futbol maçı enerji dolu ve görkemli yarışmadır.
- This soccer match is full of energetic and splendid competition.
Görüş, açıklamanın ötesinde görkemli oldu.
- The sight was splendid beyond description.