I heard that Brush's mother is a prostitute.
- Brush'ın annesinin bir fahişe olduğunu duydum.
The retired judge used to visit prostitutes regularly.
- Emekli hakim, düzenli olarak fahişeleri ziyaret ederdi.
The captain, his whore, women and children first!
- Önce kaptan, onun fahişesi, kadınlar ve çocuklar.
I'll never be your whore.
- Asla senin fahişen olmayacağım.
He's an arrogant son of a bitch.
- O bir fahişenin kibirli oğludur.
A fucking menopausal old bitch was complaining about me for no reason.
- Bir menopozlu lanet yaşlı fahişe, hiç neden yokken benim hakkımda şikayetçi oldu.
Your dad is having an affair with that slut.
- Babanın bu fahişe ile ilişkisi var.
Does globalisation mean the disappearance of local sluts?
- Küreselleşme, yerel fahişelerin kaybolması anlamına mı geliyor?
Layla was a hooker herself.
- Leyla'nın kendisi bir fahişeydi.
Layla knew all the hookers of the neighborhood.
- Leyla mahallenin bütün fahişelerini biliyordu.
No woman is born a prostitute.
- Hiçbir kadın fahişe olarak doğmaz.
Prostitution is legal in Germany.
- Almanya'da fahişelik yasaldır.