Gerçek durumu bilir misin?
- Do you know the real facts?
Bu durum hipotezimi destekliyor.
- These facts support my hypothesis.
Bu gerçek bir olaydır.
- That is an actual fact.
Olayın nedenini belirlemek için bir gerçeği bulma komitesi kuruldu.
- A fact-finding committee was set up to determine the cause of the incident.
Çok sayıda ekonomist, o gerçekten habersiz.
- Many economists are ignorant of that fact.
Gerçekler uzun yıllar boyunca açıklanmadı.
- The facts did not become public for many years.
Olgun insanlar fikirler hakkında konuşur, aydınlar gerçekler hakkında, ve sıradan insanlar da ne yedikleri hakkında konuşurlar.
- Wise men talk about ideas, intellectuals about facts, and the ordinary man talks about what he eats.
O kitap, olgusal hatalarla doludur.
- That book is full of factual errors.
O fabrika, bilgisayar üretimi içindir.
- That factory is for the manufacture of computers.
Başka insanları ikna etmek için gerekli olan bilgileri yazın.
- Write down the facts needed to convince other people.
Let's look at the facts of the case before deciding.
There is no doubting the fact that the Earth orbits the Sun.
The facts about space travel.
He had become an accessory after the fact.
... facts, or property-like rights and facts, about you that don't make any sense. Like, ...
... notion is that we ought to encourage facts rather than ...