Bu durumun çok ciddi olduğunu düşünüyorum.
- I think that this fact is very serious.
Bu durum hipotezimi destekliyor.
- These facts support my hypothesis.
Bu olay hakkındaki gerçeği bilmek istiyor musun?
- Would you like to know the truth about this fact?
Bu gerçek bir olaydır.
- That is an actual fact.
Gerçekleri abartmayalım.
- Let's not exaggerate the facts.
Bu gerçek unutulmamalı.
- This fact must not be forgotten.
Olgun insanlar fikirler hakkında konuşur, aydınlar gerçekler hakkında, ve sıradan insanlar da ne yedikleri hakkında konuşurlar.
- Wise men talk about ideas, intellectuals about facts, and the ordinary man talks about what he eats.
Bir kaynak olmadan olgusal ifadeler üretmeyin.
- Don't make factual statements without a source.
O fabrika, bilgisayar üretimi içindir.
- That factory is for the manufacture of computers.
Size gerçeklerle ilgili bilgi verdi mi?
- Did he acquaint you with the facts?
Let's look at the facts of the case before deciding.
There is no doubting the fact that the Earth orbits the Sun.
The facts about space travel.
He had become an accessory after the fact.
... And the fact of the matter is, is that if what happened on Wall ...
... And the fact of the matter is that there's no delete button ...