People around here don't have many opportunities to swim.
- Buralardaki insanların yüzmek için çok fırsatları yok.
Children around here don't have many opportunities to swim.
- Bu civardaki çocukların yüzmek için çok fırsatları yok.
He made good use of the opportunity.
- O, fırsatı iyi kullandı.
You should make the most of this rare opportunity to demonstrate your talent.
- Yeteneğini göstermek için bu az bulunur fırsatı en iyi şekilde kullanmalısın.
If there is a suitable occasion, I'll introduce you to him.
- Uygun bir fırsat varsa, sizi onunla tanıştıracağım.
This was the perfect occasion.
- Bu mükemmel bir fırsattı.
Don't let this chance slip by.
- Bu fırsatı kaçırmayın.
I had a chance to travel abroad.
- Yurt dışında seyahat etme fırsatım oldu.
New opportunities are opening up to you.
- Yeni fırsatlar sana açılıyor.
We caught a big break.
- Büyük bir fırsat yakaladık.
Give me a break. If you have something to say, stop making faces and say it.
- Bana bir fırsat ver. Söyleyecek bir şeyin varsa, surat asmayı bırak ve onu söyle.
Last night provided a good opportunity to see a meteor shower.
- Dün gece bir meteor yağmuru görmek için iyi bir fırsat sağladı.
Don't you think this is a good opportunity to show off your talents?
- Bunun yeteneklerini göstermek için iyi bir fırsat olduğunu düşünmüyor musunuz?