Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Английский Язык - Турецкий язык
Определение extremely low as to be competitive в Английский Язык Турецкий язык словарь
- keen
- {s} keskin
Çocukların keskin bir işitme duyusu var.
-The kid has a keen sense of hearing.
Keskin bir yön duygusuna sahipsin.
-You have a keen sense of direction.
- keen
- {s} düşkün
Şu genç adam bisiklete binmeye çok düşkün.
-That young man is very keen on cycling.
Bu tür müziğe özellikle düşkün değilim.
-I'm not particularly keen on this kind of music.
- keen
- {s} istekli
Onlarla gitmeye çok istekli misin?
-Are you very keen about going with them?
Tom kalede kalmaya hiç istekli değildi, onun perili olduğunu duymuştu.
-Tom wasn't at all keen to stay in the castle, which he'd heard was haunted.
- keen
- (Argo) mükemmel
- keen
- sivri
- keen
- hararetli
- keen
- kuvvetli
- keen
- {s} uygun
- keen
- (isim) matem türküsü
- keen
- {s} gözü açık, zeki
- keen
- gözü açık
- keen
- {s} ucuz
- keen
- yoğun
- keen
- (sıfat) keskin, sert, şiddetli, güçlü, büyük, istekli, hevesli, düşkün, meraklı, uygun, ucuz, zeki, ince, şahane, harika
- keen
- {s} acı
- keen
- {s} büyük
- keen
- keen on acting aktörlüğe hevesli
- keen
- keenlyşiddetle
Связанные Термины
Английский Язык - Английский Язык
Определение extremely low as to be competitive в Английский Язык Английский Язык словарь
- keen
keen prices.
extremely low as to be competitive
Расстановка переносов
ex·treme·ly low as to be com·pet·i·tiveТурецкое произношение
îkstrimli lō äz tı bi kımpetıtîvПроизношение
/əkˈstrēmlē ˈlō ˈaz tə bē kəmˈpetətəv/ /ɪkˈstriːmliː ˈloʊ ˈæz tə biː kəmˈpɛtətɪv/
Resimler
История
Избранное