extreme part

listen to the pronunciation of extreme part
Английский Язык - Турецкий язык

Определение extreme part в Английский Язык Турецкий язык словарь

end
{f} sona ermek

Bir rüyayı yaşıyorsun ve rüya sona ermek üzere. - You are living a dream, and the dream is about to end.

Öyle sona ermek zorunda değildi. - It didn't have to end like that.

end
{f} son vermek

Sami kendi hayatına son vermek istedi. - Sami wanted to end his life.

Bilim adamları AIDS'e son vermek için harıl harıl çalışıyorlar. - Scientists are working hard to put an end to AIDS.

end
son bulmak
end
sona erdirmek

Eisenhower, savaşı sona erdirmek için mücadele etti. - Eisenhower had campaigned to end the war.

Onlar sadece İngiliz egemenliğini sona erdirmek için savaştılar. - They had just fought a war to end British rule.

end
{i} mec. ölüm, son
end
son kısım
end
bitim

O, filmin bitiminde çok farklı. - She's very different at the end of the movie.

Oyunun bitimiyle birlikte müthiş bir sevince büründük. - As soon as the game ended, we became overjoyed.

end
{f} bit

Hayat hiç bitmez fakat dünyadaki hayat biter. - Life never ends but earthly life does.

Ne yazık ki, gıda malzemeleri, kış sonundan önce bitti. - Unfortunately, the food supplies gave out before the end of winter.

end
{i} erek
end
{i} akıbet
end
encam
end
{i} kalıntı
end
end onbaş başa
end
tos vuruşu gibi baş başa
end
(Tıp) Son, uç, herhangi bir oluşumun sonu veya ucu
end
baş

Sonunda başaracaksın. - You will succeed in the end.

Başlangıcı olanın sonu da vardır. - Whatever has a beginning also has an end.

end
(Tekstil) 1. uç 2. son
end
{f} bitirmek, son vermek; bitmek, sona ermek
end
bitme

Onun bitmeyen masallarından sıkıldım. - He bored me with his endless tales.

Hastane inşaatı bitmek üzere. - The construction of the hospital is about to end.

Английский Язык - Английский Язык
end
extreme part

    Расстановка переносов

    ex·treme part

    Турецкое произношение

    îkstrim pärt

    Произношение

    /əkˈstrēm ˈpärt/ /ɪkˈstriːm ˈpɑːrt/
Избранное