existing at the present time; present

listen to the pronunciation of existing at the present time; present
Английский Язык - Турецкий язык

Определение existing at the present time; present в Английский Язык Турецкий язык словарь

now
şimdi

Toplantıyı şimdi başlatalım mı? - Shall we start the meeting now?

Saat şimdi yedi kırk beş. - It's quarter to eight now.

now
şu aralar
now
şu tapta
now
şu anda

Tom'un şu anda Boston'da olmadığını duyuyorum. - I hear that Tom isn't in Boston now.

Şu anda bir bira içiyorum. - I'm drinking a beer right now.

now
hemen

O şimdi öğle yemeğinde dışarıda olacak, bu yüzden hemen aramamız bir işe yaramaz. - He'll be out at lunch now, so there's no point phoning straight away.

Büyükannem hemen hemen her gün bir yürüyüş için dışarı çıkardı fakat şimdi o nadiren, kırk yılda bir, dışarı çıkar. - My grandmother used to go out for a walk almost every day, but now she seldom, if ever, goes out.

now
{i} şu an

Asama yanardağı şu an hareketsiz. - Mt. Asama is now dormant.

Şu an sadece ısınıyorum. - I am only warming up now.

now
acilen
now
conj. mademki
now
halen

Şimdi bile, biz halen onun gerçek katil olduğundan şüpheleniyoruz. - Even now, we still doubt that he is the real murderer.

now
zaman zaman

Şimdi bile zaman zaman artçı şoklar var. - Even now there are occasional aftershocks.

Zaman zaman sınıfta uyuyakalırım. - I fall asleep in the class every now and then.

now
öylenow this
now
now that bazen biri bazen öteki
now
şimdiki zaman
now
bağlaç
now
(zarf) şimdi, şu anda, halen, acilen, hemen, derhal
now
(bağlaç) mademki, dığından
now
now and then ara sıra
now
argo günümüze uygun
Английский Язык - Английский Язык
now
existing at the present time; present

    Расстановка переносов

    existing at the pres·ent time; pres·ent

    Произношение

Избранное