Geçmiş ve gelecek yok; her şey sonsuz bir şimdikilikte akıyor.
- There is not past, no future; everything flows in an eternal present.
Hiçbir amacı yokmuş gibi görünen ama var olmaktan başka bir kaderi olmadığı da açık olan bir sonsuzluktaki sonsuz gelecekte neler olacak?
- What will happen in the eternal future that seems to have no purpose, but clearly just manifested by fate?
Dostluğumuz ebedî olsun.
- May our friendship be eternal.
Ebedi olmayan şey ebediyen kullanımdan kalkmıştır.
- What is not eternal is eternally outdated.
Tek başına değişim, sürekli, sonsuz ve ölümsüzdür.
- Change alone is eternal, perpetual, immortal.
Leyla yanında daima o silahı taşıyordu.
- Layla carried that gun with her at all times.
Zirveye çıkmak için her zaman rakibin iki adım önünde kalmak zorundasın.
- To come out on top, you have to stay two steps ahead of your opponent at all times.
Mary dizüstü bilgisayarını her zaman yanında bulundurur.
- Mary keeps her laptop with her at all times.
Savaşlar gelir ve gider, ancak askerler baki kalırlar.
- Wars come and go, but soldiers stay eternal.
Eric daimi bir iyimserdir.
- Eric is an eternal optimist.