Meg'in güzel bir yüzü var.
- Meg has a lovely face.
Ne güzel bir sürpriz!
- What a lovely surprise!
Ne sevimli bir bahçe!
- What a lovely garden!
O, sevimli köpeğin kendine ait olmasını diledi.
- She wished the lovely dog belonged to her.
Ve yolun her adımında benim arkamda olan sevgili karım Kate'e teşekkür etmeliyim.
- And I must thank my lovely wife, Kate, who was behind me every step of the way.
Hoş bir gece geçirdim.
- I had a lovely night.
Erkekler hoş kadınları sever.
- Men like lovely women.