Bir şey yiyemeyecek kadar çok heyecanlıyım.
- I'm too excited to eat anything.
O kadar heyecanlıydım ki uyuyamadım.
- I was so excited that I could not fall asleep.
Stadyumda bir sürü coşkulu taraftar vardı.
- There were a lot of excited fans in the stadium.
Sen çok heyecanlanmış olmalısın.
- You must be very excited.
Tom bir şeyden heyecanlanmıştı.
- Tom was excited about something.
Onun tur vuruşu kalabalığı heyecanlandırdı.
- His home run excited the crowd.
Zafer bizi heyecanlandırdı.
- The victory excited us.
The excited electrons give off light when they drop to a lower energy state.
... So today I'm really excited to announce a new initiative, ...
... Well, thanks to your extremely hard work, I'm excited to announce today that we've exceeded ...