Onun yokluğu her türlü söylentiye yol açtı.
- His absence gave birth to all sorts of rumors.
Modern toplum her türlü bilgi ile dolup taşıyor.
- Modern society is overflowing with all sorts of information.
Tom her çeşit şeyi oldukça iyi yapabilir.
- Tom can do all sorts of things quite well.
Sergiye her çeşit insan geldi.
- All sorts of people came to the exhibition.