My thoughts and prayers are with all those who were affected by this terrible tragedy.
- Dua ve dileklerim bu korkunç faciadan tüm etkilenmişler için.
Tom could be affected, too.
- Tom da etkilenmiş olabilirdi.
Tom was touched that Mary was worried about him.
- Tom, Mary'nin onun hakkında üzgün olmasından etkilenmişti.
I was moved by the story.
- Ben hikaye tarafından etkilenmiştim.
Tom is obviously shaken.
- Tom oldukça etkilenmiş.
Tom doesn't look impressed.
- Tom etkilenmiş görünmüyor.
Tom is really impressed.
- Tom gerçekten etkilenmiş.
Worry affected his health.
- Endişe onun sağlığını etkiledi.
His speech deeply affected the audience.
- Konuşması dinleyicileri derinden etkiledi.
I was deeply impressed by the scenery.
- Manzaradan derinden etkilendim.
Whenever I visited the island, I was impressed with the beauty of nature.
- Adayı her ziyaret edişimde, doğanın güzelliğinden etkilendim.
His speech deeply affected the audience.
- Konuşması dinleyicileri derinden etkiledi.
Worry affected his health.
- Endişe onun sağlığını etkiledi.
That type of temple influenced all of the Middle East, mainly Egypt.
- O tür tapınak bütün Orta Doğuyu, özellikle Mısır'ı etkiledi.
That was probably what influenced their decision.
- Onların kararını etkileyen muhtemelen oydu.