O güvensiz ve düşük benlik saygısı var.
- She's insecure and has low self esteem.
Kendine saygın ne kadar düşük olursa o kadar fazla olumsuz şeylere odaklanmaya niyet edersin.
- The lower your self esteem, the more you tend to focus on negative things.
Onlar, hayırseverleri olarak onu yüksek itibarda tuttu.
- They held her in high esteem as their benefactor.
Tom Mary'yi yüksek itibarda tutuyor.
- Tom holds Mary in high esteem.
Sami çok değerli bir öğretmendi.
- Sami was a much esteemed teacher.
O, profesöre oldukça değer veriyor.
- He esteems the professor highly.
And greatly do I respect the solid character, — a blockhead, thou wilt say; yes, but a well- conditioned blockhead, and the best-conditioned, — who esteems all ‘Customs once solemnly acknowledged’ to be ultimate, divine, and the rule for a man to walk by, nothing doubting, not inquiring farther.
The Earth, which I esteem unable to reflect the rays of the Sun.
Esteem your elders, boy.