In living through these uncertain times, it is necessary to be flexible and not be a captive to traditional values.
- Bu belirsiz zamanlarda yaşamada, esnek olmak ve geleneksel değerlere esir olmamak gerekmektedir.
Tom was held captive for almost a year.
- Tom neredeyse bir yıl esir tutuldu.
I'm being held prisoner.
- Ben esir tutuluyorum.
They were taken prisoner.
- Onlar esir alındılar.
We thought you'd been captured by the enemy.
- Senin düşman tarafından esir alındığını düşündük.
Tom claimed he had been captured by the enemy.
- Tom düşman tarafından esir alındığını iddia etti.