I hit the snooze button and went back to sleep.
- Erteleme düğmesine bastım ve tekrar yatmaya gittim.
Mary hit the snooze button.
- Meryem alarm erteleme düğmesine hiddetle bastı.
The meeting will be postponed till the 20th of this month.
- Toplantı, bu ayın 20'sine ertelenecek.
We should probably postpone the competition.
- Biz muhtemelen yarışmayı ertelemeliyiz.
The court is adjourned until 3:00 p.m. on March 1st.
- Mahkeme, 1 Mart günü öğleden sonra saat 3'e kadar ertelendi.
We adjourned the meeting until the following Friday.
- Gelecek cumaya kadar oyunu erteledik.
The meeting will be postponed till the 20th of this month.
- Toplantı, bu ayın 20'sine ertelenecek.
If it were to rain tomorrow, the match would be postponed.
- Eğer yağmur yağsaydı, maç ertelenecekti.