Bütün şehir hayrete düştü, belediye başkanı tutuklandı.
- To the astonishment of the whole city, the mayor was arrested.
Tom hayretle Mary'ye baktı.
- Tom stared at Mary in astonishment.
Şaşkınlıktan dona kalmıştık.
- We were struck dumb with astonishment.
Şaşkınlık beni konuşmamdan mahrum etti.
- Astonishment deprived me of speech.
O şaşkınlık içinde baktı.
- She looked in amazement.
Şaşkınlık ve hayranlık dolu olarak ona baktım. Bir süre sonra o seslendi Aval aval bakarak orada durma!
- I looked at her full of amazement and admiration. After a while she hissed Don't stand there gawking!
Bana hayretle baktı ve tek kelime bile etmeden gitti.
- She simply stared at me in amazement and went away without saying a word.
Tom hayret içinde Mary'ye baktı.
- Tom looked at Mary in amazement.