erstaunen

listen to the pronunciation of erstaunen
Немецкий Язык - Турецкий язык
Английский Язык - Турецкий язык

Определение erstaunen в Английский Язык Турецкий язык словарь

astonishment
{i} hayret

Bütün şehir hayrete düştü, belediye başkanı tutuklandı. - To the astonishment of the whole city, the mayor was arrested.

Tom hayretle Mary'ye baktı. - Tom stared at Mary in astonishment.

astonishment
{i} şaşkınlık

Şaşkınlıktan dona kalmıştık. - We were struck dumb with astonishment.

Şaşkınlık beni konuşmamdan mahrum etti. - Astonishment deprived me of speech.

amazement
{i} şaşkınlık

O şaşkınlık içinde baktı. - She looked in amazement.

Şaşkınlık ve hayranlık dolu olarak ona baktım. Bir süre sonra o seslendi Aval aval bakarak orada durma! - I looked at her full of amazement and admiration. After a while she hissed Don't stand there gawking!

astonishment
şaskınlık
astonishment
büyük şaşkınlık
amazement
ağzı açık kalma
amazement
hayret

Bana hayretle baktı ve tek kelime bile etmeden gitti. - She simply stared at me in amazement and went away without saying a word.

Tom hayret içinde Mary'ye baktı. - Tom looked at Mary in amazement.

amazement
şaşırtma
astonishment
donakalmak
astonishment
şaşakalmak
astonishment
(isim) şaşma, hayret, şaşkınlık, şaşırma
astonishment
{i} şaşma
astonishment
with astonishment şaşmak