Linda'nın hayal kırıklığı öylesine fazlaydı ki gözyaşlarına boğuldu.
- Such was Linda's disappointment that she burst into tears.
Parti büyük bir hayal kırıklığıydı.
- The party was a big disappointment.
İnsanoğlunun hayatında niçin hayal kırıklıkları vardır?
- Why are there disappointments in human life?
Tom da bazı hayal kırıklıkları yaşadı.
- Tom also had some disappointments.
She cloaked her disappointment with a smile.
- Sie versteckte ihre Enttäuschung hinter einem Lächeln.
Too high expectations are often a cause for disappointment.
- Zu hohe Erwartungen sind oft die Ursache für Enttäuschungen.