O, bu odaya girmiş olmalı.
- He must have entered this room.
Girmiş olduğunuz e-posta adresi zaten kullanımda.
- The email address you entered is already in use.
Ben yanlışlıkla başka birinin odasına girdim.
- I entered someone else's room by mistake.
O, sen ayrıldıktan sonra odaya girdi.
- He entered the room after you left.
Japonya'da öğrencilerin üniversitelere girmek için zor sınavlara girmeleri gerektiği tüm dünyada bilinmektedir.
- It is known all over the world that, in Japan, students have to take difficult entrance examinations to enter universities.
Okula girmek için sıkı çalıştım.
- I studied hard to enter the school.
Ev numaranı, mahalleni, posta kodunu ve sokağını ayrı ayrı yazmak zorundasın.
- You have to enter your house number, suburb, post code and street seperately.
Tom girişimci genç bir adam.
- Tom is an enterprising young man.
Buraya girişiniz yasaklandı.
- You are banned from entering this place.
Bu bilet iki kişinin girmesine olanak tanır.
- This ticket allows two people to enter.
Yüz elli kişi maraton yarışına girdi.
- One hundred and fifty people entered the marathon race.
... has three components. It's basically a deal that was entered into by all the signatories ...