Hayatta birçok zorluklara katlanmak zorundasın.
- You have to endure a lot of hardships in life.
Sevilmek, tüketilmektir. Sevmek tükenmez yağ ile ışık vermektir. Sevilmek, varlığı durdurmak, sevmek katlanmaktır.
- To be loved is to be consumed. To love is to give light with inexhaustible oil. To be loved is to stop existing, to love is to endure.
Tom gözlerini sık biçimde kapattı ve acıya dayandı.
- Tom closed his eyes tightly and endured the pain.
Bu köprü uzun süre dayanamaz.
- This bridge will not endure long.
The music was enduringly beautiful.
Keith Richards' popularity endured for decades.