O, nihai taslakla meşguldür.
- He is busy with the final draft.
Tom nihai kararı Mary'ye bıraktı.
- Tom left the final decision to Mary.
Romanın son sayfasını henüz okumadım.
- I haven't read the final page of the novel yet.
O, sonunda IBM'in başkanı oldu.
- He finally became the president of IBM.
Karar henüz kesinleşmiş değil.
- The decision is not yet final.
Plan henüz kesinleşmiş değil.
- The plan is not yet finalized.
Sonunda oturmak ve gazete okumak için zaman buldum.
- I finally found time to sit down and read the newspaper.
Gazetelere göre adam sonunda itiraf etti.
- According to the papers, the man has finally confessed.
O, sonunda IBM'in başkanı oldu.
- He finally became the president of IBM.
Sonunda onu polise teslim etmeye karar verdik.
- We finally decided to give him over to the police.