Mary, Tom'un şimdiye kadar gördüğü en büyüleyici yaratıktı.
- Mary was the most enchanting creature that Tom had ever seen.
Ben onların çocuklarını büyülemiyorum.
- I'm not enchanting their children.
Mary, Tom'un şimdiye kadar gördüğü en büyüleyici yaratıktı.
- Mary was the most enchanting creature that Tom had ever seen.
Kolyeyi büyülemek için birkaç sihirbaza ihtiyacın var.
- You need several wizards to enchant the necklace.
Mary, Tom'un şimdiye kadar gördüğü en büyüleyici yaratıktı.
- Mary was the most enchanting creature that Tom had ever seen.
Sihirbaz zarardan korumak için şatoyu büyülüyor.
- The wizard enchants the castle, protecting it from harm.
Mary'nin açıklamaları beni büyüledi ve birdenbire beni üzdü.
- Mary's explanations enchanted me and desolated me all at once.
Fevkalade ve unutulmaz bir Noel dileriz!
- Wishing you a magical and memorable Christmas!
Mary'nin açıklamaları beni büyüledi ve birdenbire beni üzdü.
- Mary's explanations enchanted me and desolated me all at once.
Mary, Tom'un şimdiye kadar gördüğü en büyüleyici yaratıktı.
- Mary was the most enchanting creature that Tom had ever seen.
Geçmişte insanlar sihirli güçler kazanmak için kendilerini şeytana satarlardı. Şimdilerde bu güçleri bilimden kazanıyorlar ve kendilerini şeytanlaşmak zorunda buluyorlar.
- In former days, men sold themselves to the Devil to acquire magical powers. Nowadays they acquire those powers from science, and find themselves compelled to become devils.
Ve onlar kendilerini Narnia denen sihirli bir dünyada buldular.
- And they found themselves in a magical world called Narnia.
Brezilya müziği sadece büyülü.
- Brazilian music is simply magical.
Tom ve Mary birlikte Pulpit Rock'tan paraşütle atladılar. Kısa ama büyülü bir deneyimdi.
- Tom and Mary have jumped together from Pulpit Rock with a parachute. It was a short but magical experience.