Recently I get annoyed at the slightest thing he says.
- Son zamanlarda söylediği en ufak şeye bile sinirlenir oldum.
I haven't the slightest idea.
- En ufak bir fikrim bile yok.
That was the tiniest cockroach I've ever seen in my life.
- O, hayatımda şimdiye kadar gördüğüm en ufak hamam böceğiydi.
I am grudged even the least bit of happiness.
- En ufak mutluluk bile bana çok görülüyor.
Among familiars, the merest hint suffices each to know what's going on.
- Tanıdıklar arasında, en ufak ipuçlarının her biri neler olup bittiğini bilmek için yeterlidir.