Before that, we had better make sure of the fact.
- Ondan önce, gerçekten emin olsak iyi olur.
One day your life will flash before your eyes. Make sure it's worth watching.
- Bir gün hayatın gözlerinin önünde hızla akıp gidecektir. Emin ol, izlemeye değer.
I'd like to make sure of the time.
- Ben zamandan emin olmak istiyorum.
You should make sure of it before you go.
- Gitmeden önce ondan emin olmalısınız.
How can you be sure your girlfriend isn't faking her orgasms?
- Kız arkadaşının orgazm takliti yapmadığından nasıl emin olabilirsin?
Be sure to put out the light before you go out.
- Dışarı çıkmadan önce ışığı söndürdüğünüzden emin olun.