Şimdi bunun hakkında düşündüğüm zaman, bizim aile çok sefil bir hayat yaşadı.
- When I think about it now, our family lived a very miserable life.
Ondan dolayı, o sefil bir hayat yaşadı.
- Because of her, he lived a miserable life.
Bu perişan eski kilise ülkemizdeki en eski yapıdır.
- This miserable old church is the oldest building in our country.
Tom perişan görünüyor.
- Tom seems to be miserable.
Sana ne oldu? Berbat görünüyorsun.
- What happened to you? You look miserable.
Tom parktaki bankta oturuyor, berbat görünüyor.
- Tom is sitting on a park bench, looking miserable.
O zengin ama çok mutsuz.
- She's rich but miserable.
Tom mutsuz görünüyordu.
- Tom looked miserable.
Tom mutsuz olduğunu söyledi.
- Tom said that he was miserable.
He's O.K. at some sports, like tennis, but he's just miserable at football.
The secret of being miserable is to have the leisure to bother about whether you are happy or not. The cure is occupation.