elbet

listen to the pronunciation of elbet
Турецкий язык - Английский Язык
sure

Tom sure can play tennis. - Tom elbette tenis oynayabilir.

I'll sure be glad to get out of here. - Buradan çıktığıma elbette memnun olacağım.

certainly

Certainly, these things are true. - Elbette, bu şeyler doğrudur.

Certainly he is independent of him. - Elbette o ondan bağımsızdır.

certainly, decidedly, surely
surely

Surely, you can't mean that. - Elbette, onu yapamazsınız.

If we are to judge the future of ocean study by its past, we can surely look forward to many exciting discoveries. - Okyanus araştırmasının geleceğini onun geçmişiyle tahmin edeceksek birçok heyecan verici keşifleri elbette dört gözle bekleriz.

of course

I will help you, of course. - Sana yardım edeceğim, elbette.

She can speak English, of course. - O, İngilizce konuşabilir, elbette.

Турецкий язык - Турецкий язык
Her hâlde, şüphesiz, kuşkusuz
Kuşkusuz
Her hâlde, şüphesiz, kuşkusuz: "Elbet bir başkasının yatağı başında gene bir araya geliriz."- R. N. Güntekin
elbette