eklemeli

listen to the pronunciation of eklemeli
Турецкий язык - Английский Язык
(Dilbilim) additive
(Dilbilim) articulate
(Dilbilim) intrusive
adhesive
agglutinative

Esperanto is an agglutinative language. - Esperanto eklemeli bir dildir.

causing to unite or combine
eklemeli diller
agglutinative languages
eklemeli ikidilli eğitim
(Dilbilim) additive bilingual education
eklemeli karışım
(Pisikoloji, Ruhbilim) additive mixture
eklemeli tümcecik
(Dilbilim) additive clause
ekle
(Bilgisayar) ins

Insects are arthropods. - Haşereler eklem bacaklıdır.

I have attached instructions on how to use FTP to access our files. - Dosyalarımıza giriş için FTP'nin nasıl kullanılacağına dair bilgileri ekledim.

ekle
(Bilgisayar) appendto
ekle
(Bilgisayar) inject
ekle
annex

Any translation is an annexation. - Herhangi bir çeviri bir eklemedir.

ekle
(Bilgisayar) append
ekle
(Bilgisayar) insertion
ekle
(Bilgisayar) include

I've included a visitor's application. - Bir ziyaretçinin başvurusunu ekledim.

Include me in your plans. - Planlarınıza beni ekleyin.

ekle
(Bilgisayar) add to

I have nothing to add to that. - Ona ekleyecek bir şeyim yok.

A good head and a good heart are always a formidable combination. But when you add to that a literate tongue or pen, then you have something very special. - İyi bir kafa ve iyi bir kalp her zaman müthiş bir kombinasyondur. Fakat buna bir okuryazar dil ya da kalem eklediğinizde, o zaman çok özel bir şeyiniz vardır.

ekle
(Bilgisayar) attach

I have installed Microsoft Office on my personal computer, so please use its file format when you send me the attachment. - Benim kişisel bilgisayarıma Microsoft Office yükledim, bu yüzden bana eklenti gönderdiğinde lütfen onun dosya formatını kullan.

I have attached instructions on how to use FTP to access our files. - Dosyalarımıza giriş için FTP'nin nasıl kullanılacağına dair bilgileri ekledim.

ekle
(Bilgisayar) append to
ekle
{f} enclosed

She enclosed a little dark chocolate in her valentine. - O sevgililer gününde biraz koyu çikolata ekledi.

I have enclosed your order form. - Sipariş formunuzu ekledim.

ekle
tot up
ekle
{f} adding

Thanks for adding me on Facebook. - Beni Facebook'ta eklediğin için teşekkür ederim.

Adding comments makes the code easier to read. - Yorum ekleme kod okumayı kolaylaştırır.

ekle
{f} tot
ekle
tack on
ekle
{f} add on

Add one teaspoon of paprika. - Bir çay kaşığı kırmızı biber ekle.

ekle
{f} enclosing
ekle
{f} added

I'll be back in a minute, he added. - Bir dakika içinde döneceğim,diye ekledi.

Sentences past this ID are sentences added by contributors of Tatoeba Project. - Bu ID ile geçen cümleler Tatoeba Projesine katkıda bulunanlar tarafından eklenen cümlelerdir.

ekle
add up to
ekle
{f} add

Add a little more pepper. - Biraz daha biber ekle.

I can add many sentences in different languages. - Farklı dillerde bir sürü cümle ekleyebilirim.

ekle
{f} affix
Sondan eklemeli dil
(Dilbilim) Agglutinating language

Turkish is an agglutinating language.

ekle
{f} add#on
ekle
augment
ekle
totup
ekle
affixed
ekle
splice

It's hard to splice the two fragments together. - İki bölümü birlikte eklemek zordur.

Could you splice these two pieces of rope together for me? - Bu iki parça ipi benim için birbirine ekler misin?

ekle
insert
ekle
tot#up
Турецкий язык - Турецкий язык
Bitişken
EKLE
(Osmanlı Dönemi) Bir kere doyana kadar yemek