einsam

listen to the pronunciation of einsam
Немецкий Язык - Турецкий язык
'aynza: m yalnız, tek başına; ıssız
ıssız, tenha; yalnız, münzevi
{'aynza: m} yalnız, tek başına; ıssız
yalnız yaşayan
soliter
Английский Язык - Турецкий язык

Определение einsam в Английский Язык Турецкий язык словарь

alone
yalnız

O yalnız yürümeyi sever. - She likes walking alone.

Yalnız yaşamaya alışkın. - She is used to living alone.

alone
Iet alone kendi haline bırakmak
alone
yalnız tek başına
alone
{s} yalnız; kimsesiz. z. yalnız, yalnız başına, tek başına
alone
yalnız başına

O yalnız başına kahvaltı yaptı. - He had breakfast all alone.

İş onun tarafından yalnız başına mı yapıldı. - Was the work done by him alone?

alone
{s} kimsesiz

Ben gidersem kimsesiz olacaksın. - If I go, you'll be all alone.

alone
karışmamak
alone
bir başına
alone
meşgul olmamak
isolated
tek başına kalmış
alone
sadece

Sadece yalnız kalmak istediklerini söylediler. - They said they only wanted to be left alone.

Sadece yalnız bırakılmak istediler. - They just wanted to be left alone.

alone
tek başına

Her şahıs tek başına veya başkalarıyla birlikte mal ve mülk sahibi olma hakkına sahiptir. - Everyone has the right to own property alone as well as in association with others.

Hiroko orada tek başına oturdu. - Hiroko sat there all alone.

isolated
{f} izole et: adj.izole edilm
isolated
{s} tenha
Немецкий Язык - Английский Язык