Yeryüzünden hiçbir erkekle ilgilenmiyorum ve yeryüzünden hiçbir erkek de benimle ilgilenmiyor.
- I care for no man on earth, and no man on earth cares for me.
Yeryüzünde yedi kıta vardır.
- There are seven continents on the earth.
Tam Dünya gibi, Diğer yarısı karanlıkken Ayın yarısı güneş tarafından ayınlatılır.
- Just like the Earth, half of the Moon is lit by the Sun while the other half is in darkness.
Karalar ve sular Dünya'nın yüzeyini oluşturur.
- Land and water make up the earth's surface.
Petrichor - kuru toprağa yağmur düştüğünde dünyevi koku; yağmurdan sonra toprak kokusu.
- Petrichor - (noun) the earthy scent when rain falls on dry soil; the smell of earth after rain.
Yaklaşık olarak dünya yüzeyinin üçte biri topraktır.
- About one third of the earth's surface is land.
Dünya portakal şeklindedir.
- The earth is the shape of an orange.
Dünyayı korumanın önemini biliyorlar.
- They know the importance of protecting the earth.
Yerküre gezegenlerden bir tanesidir.
- The earth is one of the planets.
Sodyum yer kabuğundaki en bol elementlerden biridir.
- Sodium is one of the most abundant elements in the Earth's crust.
Dünya deniz suyu ile çevrilidir ama yağmur başarısız olursa insanlar açlıktan ölecek.
- Earth is surrounded by sea water but if rain fails people will starve.
Deniz dünya yüzeyinin yaklaşık dörtte üçünü kapsamaktadır.
- The sea covers nearly three-fourths of the earth's surface.
Dünya hepimizin yaşadığı yerdir.
- The earth is where we all live.
Bir depremde, yer yukarı ve aşağı ya da geriye ve ileriye sallanabilir.
- In an earthquake, the ground can shake up and down, or back and forth.
Dünyanın tek doğal uydusu aydır.
- The only natural satellite of the Earth is the Moon.
Depremler ve seller doğal felaketlerdir.
- Earthquakes and floods are natural disasters.
Tohumları biraz toprakla örtün.
- Cover the seeds with a little earth.
Beauty is truth, truth beauty, - that is all / Ye know on earth, and all ye need to know.
This is good earth for growing potatoes.
The astronauts saw the earth from the porthole.
She sighed when the plane's wheels finally touched earth.