En eski çocukluk anınız nedir?
- What is your earliest childhood memory?
En eski uygarlıklar Mezopotamya'da ortaya çıktı.
- The earliest civilizations arose in Mesopotamia.
Ailemde en erken o kalkar.
- She gets up the earliest in my family.
Ailemde en erken annem kalkar.
- Mother gets up earliest in my family.
Erken kalkmak istemedim.
- I didn't want to get up early.
Anne her zaman sabahları erken kalkar.
- Mother always gets up early in the morning.
Kuaförlüğün bu stili 19. yüzyılın başlarında ilk kez görüldü.
- This style of hairdressing first appeared in the early 19th century.
Burası benim ilk günlerimi yaşadığım evdir.
- This is the house where I lived in my early days.
Amerikan tarihinin ilk zamanlarında, siyahlar kölelik yaşadı.
- In the early days of American history, blacks lived in slavery.
Eskiden bir gece kuşuydum fakat şimdi bir erken kalkanım.
- I used to be a night owl, but now I'm an early riser.
Tom'un eskisi kadar erken kalkmasına gerek yoktu.
- Tom didn't need to get up as early as he did.
Bütün vakitsiz açan çiçekler soğuktan yandı.
- All the early flowers were bitten by the frost.
Biz erken bir başlangıç yaptık.
- We got an early start.
Tom ertesi gün erken bir başlangıç yapması nedeniyle erken yatmaya gitti.
- Tom went to bed early because he had an early start the next day.
Acele etmene gerek yoktu. Çok erken geldin.
- You needn't have hurried. You've arrived too early.
Acele etmene gerek yoktu. Zaten buraya çok erken vardın.
- You didn't need to hurry. You got here too early anyway.
O, ilk treni kaçırabileceği korkusuyla sabah erkenden evden çıktı.
- She left home early in the morning for fear that she might miss the first train.
Ben erkenden yatmaya gittim, zira yorgundum.
- I went to bed early, for I was tired.
Babam sabahçı bir kuş; o her gün 5.30'da kalkar.
- My father is an early bird; he gets up at 5:30 every day.
Tom her zaman erken kalkmaz fakat her zaman Mary'den önce kalkar.
- Tom doesn't always get up early, but he always gets up before Mary does.
Trene binmeden önce bir gazete almak için istasyona yeterince erken varacağımdan emin olmak istiyorum.
- I want to make sure I get to the station early enough to buy a newspaper before getting on the train.
Tom işi mümkün olduğu kadar çabuk bitirmeye çalışacak.
- Tom will try to finish the work as early as possible.
Noel'e yakın uçuşlar çabuk dolduğu için rezervasyonlarınızı erken yapın.
- Make your airplane reservations early since flights fill up quickly around Christmas.
We finished the project an hour sooner than scheduled, so we left early.
The early guests sipped their punch and avoided each other's eyes.
His mother suffered an early death.
On my first day on the watch after leaving the shoplifting squad I paraded on earlies but had completely forgotten to take my ear ring off.
... or having access to the earliest computers and stuff like that. ...