Çocukluğundan kalan en eski anın ne?
- What is your earliest memory from childhood?
En eski düşüncelerim fonetik hakkındaydı.
- My earliest thoughts were about phonetics.
Ailemde en erken o kalkar.
- She gets up the earliest in my family.
Lütfen uygun olan en erken zamanında beni ara.
- Please call me at your earliest convenience.
Anne her zaman sabahları erken kalkar.
- Mother always gets up early in the morning.
Erken kalkmak istemedim.
- I didn't want to get up early.
Bill çok erken kalktı ve ilk treni yakaladı.
- Bill got up so early that he caught the first train.
Burası benim ilk günlerimi yaşadığım evdir.
- This is the house where I lived in my early days.
Amerikan tarihinin ilk zamanlarında, siyahlar kölelik yaşadı.
- In the early days of American history, blacks lived in slavery.
Birçok eski araba direksiyon yerine yeke kullanırdı.
- Many early cars used a tiller instead of a steering wheel.
Tom'un eskisi kadar erken kalkmasına gerek yoktu.
- Tom didn't need to get up as early as he did.
Bütün vakitsiz açan çiçekler soğuktan yandı.
- All the early flowers were bitten by the frost.
Tom ertesi gün erken bir başlangıç yapması nedeniyle erken yatmaya gitti.
- Tom went to bed early because he had an early start the next day.
Biz erken bir başlangıç yaptık.
- We got an early start.
Acele etmene gerek yoktu; çok erken vardın.
- You needn't have hurried; you've arrived too early.
Acele etmene gerek yoktu. Zaten buraya çok erken vardın.
- You didn't need to hurry. You got here too early anyway.
Ben erkenden yatmaya gittim, zira yorgundum.
- I went to bed early, for I was tired.
O, ilk treni kaçırabileceği korkusuyla sabah erkenden evden çıktı.
- She left home early in the morning for fear that she might miss the first train.
Babam sabahçı bir kuş; o her gün 5.30'da kalkar.
- My father is an early bird; he gets up at 5:30 every day.
Tom her zaman erken kalkmaz fakat her zaman Mary'den önce kalkar.
- Tom doesn't always get up early, but he always gets up before Mary does.
Tom'a yarın bir saat önce işe gelmesini söyleyebilir misin?
- Could you tell Tom to come to work an hour early tomorrow?
Tom işi mümkün olduğu kadar çabuk bitirmeye çalışacak.
- Tom will try to finish the work as early as possible.
Noel'e yakın uçuşlar çabuk dolduğu için rezervasyonlarınızı erken yapın.
- Make your airplane reservations early since flights fill up quickly around Christmas.
We finished the project an hour sooner than scheduled, so we left early.
The early guests sipped their punch and avoided each other's eyes.
His mother suffered an early death.
On my first day on the watch after leaving the shoplifting squad I paraded on earlies but had completely forgotten to take my ear ring off.
... or having access to the earliest computers and stuff like that. ...