Is there any possibility that he'll win the election?
- Onun seçimi kazanması için herhangi bir olasılık var mı?
The election campaign of 1880 was not exciting.
- 1880 yılının seçim kampanyası heyecan verici değildi.
He had no choice but to give up school because of poverty.
- Yoksulluktan dolayı okulu bırakmaktan başka seçimi yoktu.
Tom believes Mary made the right choice.
- Tom Mary'nin doğru bir seçim yaptığına inanıyor.
My mother prefers the arbitrary selection of the lottery machines over my lucky numbers.
- Annem benim şanslı numaralarımdansa loto makinesinin keyfi seçimini tercih eder.
Our random selection has chosen you as a possible winner!
- Bizim rastgele seçim olası bir kazanan olarak sizi seçti.
Today we went to the ballot box to vote for the European Parliament.
- Bugün Avrupa Parlamentosu ile ilgili oy vermek için seçim sandığına gittik.
They hold a general election every year.
- Onlar her yıl bir genel seçim düzenlerler.
They say there will be a general election this fall.
- Bu sonbaharda bir genel seçim olacağını söylüyorlar.
It's too late to vote now. The polls are closed!
- Şimdi oy vermek için çok geç. Seçim yerleri kapalı!
See you back at the precinct.
- Seçim bölgesinde görüşürüz.
It was clear to everyone that the vote would be close.
- Seçim sonucunun yakın olacağı herkes tarafından biliniyordu.