Some read books just to pass time.
- Bazıları yalnızca zaman geçsin diye kitap okurlar.
This is a good book, but that one is better.
- Bu iyi bir kitaptır ama şu daha iyidir.
The paperback version is cheaper.
- Karton kapaklı kitap versiyonu daha ucuz.
Books are the paper memory of mankind.
- Kitaplar insanlığın kağıt hafızasıdır.
The paperback version is cheaper.
- Karton kapaklı kitap versiyonu daha ucuz.
Were I free from work, I could read these books.
- İşim olmasa, bu kitapları okuyabilirim.
This book is one of the poet's best works.
- Bu kitap şairin en iyi eserlerinden biridir.
This book comes in two volumes.
- Bu kitap iki cilt halinde geliyor.
I have no time to read books.
- Benim kitap okumak için zamanım yok.
He goes to the library to read books.
- Kitap okumak için kütüphaneye gider.
I just want to relax in the park and read a book.
- Ben sadece parkta dinlenmek ve bir kitap okumak istiyorum.
I want to stay home and read a book.
- Evde kalmak ve bir kitap okumak istiyorum.
He's writing a book now.
- O şimdi bir kitap yazıyor.
I'm now busy writing a book.
- Şimdi bir kitap yazmakla meşgulüm.
I'm not sure what I should read: Harry Potter or the Bible?
- Ne okumam gerektiği konusunda emin değilim: Harry Potter'mu yoksa Kutsal Kitap mı?
My book became the Holy writ for all those engineers.
- Benim kitabım tüm mühendisler için kutsal kitap oldu.
Tom always carries a Bible with him.
- Tom her zaman yanında bir Kutsal Kitap taşır.
I'm not sure what I should read: Harry Potter or the Bible?
- Ne okumam gerektiği konusunda emin değilim: Harry Potter'mu yoksa Kutsal Kitap mı?
Throughout the Scriptures, we find this usage of the number forty.
- Kutsal Kitap boyunca kırk sayısının bu kullanımını bulursunuz.
Throughout the Scriptures, we find this usage of the number forty.
- Kutsal Kitap boyunca kırk sayısının bu kullanımını bulursunuz.
The girl was carrying several books. Not textbooks, but thick hardback books.
- Kız birkaç kitap taşıyordu. Ders kitapları değil, ama kalın ciltli kitaplar.
Put the books in the bookcase.
- Kitapları kitap dolabına koy.
How do I get to the used bookstore?
- Kullanılmış kitap evine nasıl gidebilirim?
He is, so to speak, a bookworm.
- Deyim yerindeyse, o bir kitap kurdudur.
He is what you might call a bookworm.
- o, kitap kurdu diyebileceğin bir kişidir.
This guidebook might be of use to you on your trip.
- Bu rehber kitap yolculuğunda sana faydalı olabilir.
I bought a guidebook for the museums of Florence.
- Floransa müzeleri için bir rehber kitap satın aldım.