The man whose work it is to amuse people who attend a show is an entertainer.
- İşi insanları eğlendirmek olan ve şovlara katılan kişi bir eğlendiren kimsedir.
They put on a show to entertain their teachers.
- Onlar öğretmenlerini eğlendirmek için bir gösteri koydular.
The man whose work it is to amuse people who attend a show is an entertainer.
- İşi insanları eğlendirmek olan ve şovlara katılan kişi bir eğlendiren kimsedir.
Sami found a way to keep himself amused.
- Sami kendini eğlendirmek için bir yol buldu.
Have fun, but don't get lost.
- Eğlenin ama kaybolmayın.
Tom likes to have fun.
- Tom eğlenmeyi seviyor.
Tom certainly appeared to be enjoying himself.
- Tom kesinlikle eğleniyor gibi görünüyordu.
Tom seems to be enjoying himself.
- Tom eğleniyor gibi görünüyor.
He is in charge of entertaining the foreign guests.
- O, yabancı misafirleri eğlendirmekten sorumludur.
The parents try to amuse their baby with a toy.
- Ebeveynler bebeklerini bir oyuncakla eğlendirmeye çalışır.
I don't amuse children.
- Ben çocukları eğlendirmem.
Most of the revellers are tourists.
- Eğlenenlerin çoğu turist.
Don't come to school to lark around.
- Sadece eğlence için okula gelme.