Ford was poorly educated.
- Ford kötü eğitim gördü.
Mr. Ito is a highly educated man.
- Bay Ito oldukça eğitimli bir insan.
I trained the dog to do tricks.
- Oyun yapması için köpeği eğittim.
Tom was trained as a doctor.
- Tom bir doktor olarak eğitildi.
Tom can't ride a bicycle very well yet, so his bicycle has training wheels.
- Tom henüz bisiklete çok iyi binemiyor, bu yüzden onun bisikletinin eğitim tekerlekleri var.
I am training hard so that I may win the race.
- Ben, yarışı kazanabilirim diye sıkı eğitim yapıyorum.
Ford was poorly educated.
- Ford kötü eğitim gördü.
My very educated mother just showed us nine planets.
- Benim çok eğitimli annem az önce bize dokuz gezegeni gösterdi.
If he had trained himself harder at that time, he would be healthier now.
- O zaman kendini daha iyi eğitmiş olsaydı, o şimdi daha sağlıklı olacaktı.
Musical talent can be developed if it's properly trained.
- Düzgün bir şekilde eğitilirse müzikal yetenek geliştirilebilir.
The mandatory character of schooling is rarely analyzed in the multitude of works dedicated to the study of the various ways to develop within children the desire to learn.
- Eğitimin zorunlu karakteri çocukların içinde öğrenme arzusu geliştirmek için çeşitli şekillerde çalışmaya adanmış işlerin çokluğunda nadiren analiz edilir.
I will have to wait till I finish schooling and start earning money.
- Eğitimi bitirinceye ve para kazanmaya başlayıncaya kadar beklemek zorunda kalacağım.